Hafif
rüzgârın uçuşturduğu saçlarına hayran bakarken üşüdüğünü fark etti kızın. Soğuktan
üşüyen ellerini tuttu ve dizlerinin üzerine koydu, sonra kendi ellerini de
kızın ellerinin üzerine koydu ve kalbinin çarpışlarından oluşan titreşimlerin
kızın nazenin ellerini ısıtmasını bekledi. Ellerini hissettiğinde onun, kalbi
daha hızlı atmaya başlıyordu çünkü çocuğun. Bir bahane bulup ellerine dokunmak
istiyordu her zaman, kızın ellerinin yüreğine dokunduğunu hissediyordu her
defasında.
“Seni çok özlüyorum” dedi çocuk “Ama hiç özlemek istemiyorum; çünkü hep yanımda olmanı istiyorum”
diye ekledi. “Hep yanımda olunca, hep
yamacımda kalınca sen; seni özleme ihtiyacı duymam. Sen olurum ben, beni
tamamlarsın sen de” dedi güneş ışığının rengârenk hallere soktuğu gözlerine
bakarken kızın.
Kız boynundan fularını çıkardı
yavaşça, üşüyor olduğunu umursamadan. Güzelce katladı ve uzattı şaşkın bakışlar
içerisinde bakan çocuğa. “Al bunu”
dedi, “Özledikçe, sana beni hatırlatmasını
istiyorum bunun” dedi ve ellerine tutuşturdu fuları.
“Seni hatırlamak
için herhangi bir hatıraya ihtiyacım yok ki” dedi çocuk, “Hem seni hatırlamak da istemiyorum, hep aklımda olmanı istiyorum senin” dedi
fuları tutan ellerini öperken kızın. “Başka
şeylerle meşgul olup da bir an olsun seni unutmak istemiyorum” dedi ve
burnuna götürdü beyaz renkli fuları, Cennetlerden geldiğini düşündüğü kokuyu
içine çekmek için. “Tüm dünyamı doldurmanı istiyorum öyle ki
kalbimde ve aklımda senden başka şeyler için zerre kadar bile yer kalmasın”
dedi. Fuları tekrar kızın boynuna sardı usulca ve bir damla gözyaşının
ıslattığı yanağına bir öpücük kondurdu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder