Sayfalar

11 Kasım 2011 Cuma

Simyacı


Bir kalıp vardı elinde, daha doğrusu zihnindeydi bu kalıp.
Zihnini iki elinin arasına almış ve maddeleştirmişti onu…
Materyalizmin son safhasıydı bu, bir simyacının ulaşabileceği de son nokta olsa gerekti.
Zihnindeki kalıp elinde kalmıştı bu yüzden.
İnsanları sığdırmaya çalışıyordu elindeki kalıba.
İnsanları suçluyordu uymadıkları için.
Kırpıyordu sağından - solundan onları ama, kanıyordu, acıyordu insanların yürekleri.
Bir başkası, “Suç insanlarda değil, kalıpta” diyordu.
Kalıbı suçlamaya başlıyordu bu kez.
Bir gün, “Suç sende!” dedim ona…
Herkesi aynı kalıba sokamazsın ki” dedim…
Bana kızdı bu kez, “Sen de sığamadın” dedi, kalbimi söktü yerinden…
Kalbim olmadan sığdım ben de...
Kalpsizsin!” dedi bana, aldırmadım.
Aldıracak bir kalbim yoktu çünkü…

Hiç yorum yok: