Zihnini iki elinin arasına
almış ve maddeleştirmişti onu…
Materyalizmin son safhasıydı bu,
bir simyacının ulaşabileceği de son nokta olsa gerekti.
Zihnindeki kalıp elinde kalmıştı
bu yüzden.
İnsanları
sığdırmaya çalışıyordu elindeki kalıba.
İnsanları suçluyordu uymadıkları
için.
Kırpıyordu sağından - solundan onları ama, kanıyordu, acıyordu insanların yürekleri.
Bir başkası, “Suç insanlarda
değil, kalıpta” diyordu.
Kalıbı suçlamaya başlıyordu bu
kez.
Bir gün, “Suç sende!” dedim ona…
“Herkesi aynı kalıba sokamazsın ki”
dedim…
Bana kızdı bu kez, “Sen de
sığamadın” dedi, kalbimi söktü yerinden…
Kalbim olmadan sığdım ben de...
“Kalpsizsin!” dedi bana,
aldırmadım.
Aldıracak bir kalbim yoktu çünkü…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder